Kentimizin Deprem, Heyelan ve Taşkın Alanları Açısından İrdelenmesi
Kentimizin Deprem, Heyelan ve Taşkın Alanları Açısından İrdelenmesi
Mehmet Avşar
Jeoloji Mühendisleri Odası
Yerküre üzerinde kabuğun hareket ettiği, onun kendi iç dinamikleri nedeniyle kıtasal kabuğu kırdığı, dünyanın belli başlı 7 ana levhadan oluştuğu ve depremlerin bu levha sınırlarında meydana geldiği bilinmektedir. Anadolu’nun büyük doğrultu atımlı fay sistemlerine bağlı olarak batıya doğru hareket etmesini, Yunanistan batısındaki kıtasal kabuk kalınlaşması engellenmektedir. Afrika ve Avrasya plakaları arasında sıkışan Anadolu’nun batıya kaydığı, Kuzey ve Orta Ege Bölgesinde doğu-batı yönünde sıkışarak saatin tersi yönünde Hellen yayı üzerine hareket ettiği pek çok bilim adamı tarafından kabul edilmektedir (McKenzie, 1972 ve 1978; Dewey ve Şengör, 1979; Le Pichon ve Angelier, 1979 ve 1981; Şengör vd., 1985; McKenzie ve Yılmaz, 1991; Taymaz vd., 1991; Barka ve Reilinger, 1997; McClusky vd., 2000).
İzmir ve yakın çevresinin aktif tektoniği, Batı Anadolu ve Ege Denizi’nin aktif tektoniğiyle ilişkilidir. Ege Bölgesinde K-G yönlü genişleme tektoniği sonucu yaklaşık D-B doğrultulu eğim atımlı normal faylar gelişmiş ve grabenler oluşmuştur. İzmir Körfezi de Gediz grabeninin GB ucunda küçük bir çöküntüdür. Ancak, yapılan çalışmalarda Ege Bölgesindeki graben ve fay sistemlerinin yönleri D-B ve KD-GB yönlerinde izlenebilmektedir. Bu nedenle, İzmir ve yakın çevresi Ege bölgesi gibi tektonik yapıları itibarıyla Kuzey Anadolu Fay Zonu (KAFZ) ile Doğu Anadolu Fay Zonu (DAFZ) arasında bir geçiş zonu oluşturmaktadır.