Toprak ve Su Kirliliği ve Su Havzalarının Korunması
Toprak ve Su Kirliliği ve Su Havzalarının Korunması
Ahmet Tomar
Ziraat Mühendisleri Odası
Ülkemiz, toprak ve su kaynakları açısından yeterince zengin değildir. 1982-84 yıllarında
güncellenen toprak etütlerinin yorumlarına göre belirlenen arazi yetenek sınıflarının
özellikleri ve dağılımını gösteren veriler incelendiğinde; korunması gereken arazilerin
ülkemizin yaklaşık dörtte birini oluşturduğu, her türlü tarıma elverişli arazilerin ise sadece %
6,5 oranında kaldığı görülmektedir
Yirminci asrın başından itibaren modern tarıma geçilmesi ve sanayileşmenin hızlanması ile
birlikte, toprak kirliliği de bir çevre sorunu olarak ortaya çıkmaya başlamıştır. Daha önceki
asırlarda kullanılan güç ve enerji kaynaklarının yetersiz olması, nüfusun azlığı,
endüstrileşmenin henüz gelişmemesi sebebiyle diğer çevre faktörlerinde olduğu gibi toprakta
da herhangi bir kirlenme söz konusu değildi. Özellikle yirminci yüzyılın ortalarına doğru hızlı
nüfus artışı ile birlikte, tarım ve diğer alanlardaki sanayi ve teknolojinin hızla gelişmesine
paralel olarak toprak kirliliği de artmaya başlamıştır. Toprak kirliliği her geçen gün daha da
ciddi boyutlara ulaşan önemli çevre problemlerinden birisini teşkil etmektedir.
Kıtlığın ve açlığın dünyayı tehdit ettiği 21. yüzyılda, en önemli stratejik kaynaklar; toprak ve
su kaynaklarıdır. Ancak ne yazık ki tarımsal kirleticiler, sanayi atıkları ve evsel atıkların yanı
sıra su kullanımındaki plansızlık ve aşırılık, mevcut olanı korumaya ve ekosistemin
sürdürülebilirliğine dönük çözümleri zorlaştırıyor.