Kentsel Olanaklardan Eşit Olarak Yararlanmak
Kentsel Olanaklardan Eşit Olarak Yararlanmak
Prof. Dr. Neşe Özgen
TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu Kadın Çalışma Grubu
“Bir kent, herkesin kendi sığınağını daha rahat hale getirmesinden daha farklı bir şeydir” der
Mumford (1961). Öyleyse bir kent nedir? Bir kent ne zaman tanımlanabilir? İçinde yaşayan
nüfusu ve onun belirgin demografik ve sosyolojik özelliklerini, gelir dağılım dilimlerini,
mahallelerin sosyo-ekonomik özelliklerini tanımladığımız zaman mı; gelir dağılımları, ana
yollar, ticaretin akış aksları, ticari araçların ve yayaların sayılarını, göç hızlarını veya şehrin
öne gelenlerini veya büyük binaların adlarını herkesin bilebilmesi vb. özelliklerini
tanımlayabildiğimiz zaman mı, kentten, ‘gerçek bir kentten’ söz edebiliriz; yoksa romantik
kokulu rüzgarları, esintili tepelerinin adları, o kente ait bir çiçeğin ya da hayvanın olması,
şehrin fatihlerinin heykelleriyle bezeli meydanların görsel doyuruculuğu mudur bir kenti
‘gerçek bir kent’ yapan? Hepsi mi? Bu yanıtı veriyorsanız, demek ki insanoğlunun
aşırılığının sonu da yok…
Kenti tanımlayan, en çok tanımlayabilecek durum: Bir anonimlik, bir kayboluş halinin,
herkesin her şey olabilmesi olasılığının desteklenmesi halinin, bağımsız, özgür ve bilinciyle
yaşayabilecek bir varlık olarak, kendi olarak var olabilmesi halinin, bu hallerin örgütlü
güvencesinin olduğu yerdir. En azından kentlerin kırsal alandan çıkan insanlar tarafından
örgütlenirkenki amacı da buydu. Kırsalın boğucu denetiminden kaçıp birey olabilmeye,
bağımsız ve özgür iradeyle yaratılmış olarak yeniden doğuşu; ve hatta birlikte yeniden doğuşu
da, benzemezlerimle birlikte yeniden doğuşu da simgelemeye adaydı, kentler. Sennett bizi
uyarmıştı: “Benzer insanlar, bir şehir oluşturmazlar, her beden farklı türlerden oluşur”
diyordu (Sennett, R., 2008). Hatta bunu epeydir Felsefeden biliyorduk: Tek ve bir arasındaki
farkı yani. Bir, çoğullulardan oluşuyordu, tek yalnızdı. Ama neyin çoğulu! En azından
başlangıçtaki tasamız buydu diyelim. Çoğul bir kent dili yaratmaktı, bir kent tekliği değil. Bir
kent dili yaratmaktı, bir kent teknolojisi değil (bkz. Mumford, L., 1961) Çoğul bir dil; yani
dileklerin, alışkanlıkların, düşüncelerin ve amaçların yeni dilini yaratmayı ummuş (muy) (d)- tuk.