6360 Sayılı Kanun Çerçevesinde Değişen Sınırlar ve Genişleyen Yetki Alanlarının İzmir İli Planlama Pratiği Açısından İrdelenmesi
Zeki YILDIRIM, İrem AYHAN SELÇUK
Şehir Plancıları Odası
1927 yılında gerçekleştirilen ilk nüfus sayım verisine göre; Türkiye’de yaşayan 13 milyon
648 bin 270 kişinin %75’i köylerde yaşamaktaydı. Türkiye’de değişen sosyo-ekonomik
koşullar ve sanayileşmeyle birlikte kentsel alandaki işgücü ihtiyacı köy-kent dengesini tersine
çevirdi. Bugün Türkiye’de yaşayan nüfusun %70’i kentlerde yaşamaktadır. 1924 yılında
çıkarılan 442 Sayılı Köy Kanunu; 1930 yılında Belediyelerle ilgili ilk yasal düzenleme olan
1580 Sayılı Belediye Kanunu, 1984 yılında 3030 Sayılı Büyükşehir Belediyeleri Kanunu ile 2
kademeli belediyecilik anlayışına geçiş ve ilk üç büyükşehrin kuruluşu ve son olarak 2004
yılında 5216 Sayılı Büyükşehir Belediyeleri Kanununun ardından 8 Ekim 2012’de
Büyükşehir Belediyelerinin sorumluluk sahasını il mülki sınırlarına genişleten ve Büyükşehir
Belediyelerinin yetki alanı ile hizmet götürmesi gereken alanı arttıran yeni bir düzenleme
meclise sunuldu.
12.11.2012 tarihinde TBMM’de kabul edilerek yürürlüğe giren 6360 Sayılı “On üç ilde
büyükşehir belediyesi ve yirmi altı ilçe kurulması ile bazı kanun ve kanun hükmünde
kararnamelerde değişiklik yapılmasına dair kanun”la birlikte Büyükşehir Belediyesi ilan
edilen kentlerde; köylerin tüzel kişiliğinin ortadan kaldırılması ve Büyükşehir Belediye
sınırlarının İl mülki sınırları olarak kabul edilmesi gündeme geldi.
Kanunun genel gerekçesi; “(1) yerel yönetimlerin küçük ölçekli planlar yapabilmesine
rağmen; Büyükşehir Belediyeleri’nde yerleşim merkezlerinin fazla olmasının tüm bölgeye
bütüncül bakışı ihtiyaç haline getirmesi; (2) yeterli mali kaynaktan yoksun küçük ölçekli
mahalli idarelerce sanayileşme, çevre ve ulaşım gibi problemlere çözüm üretilememesi, (3)
nüfus yoğunlukları ve coğrafik koşulları dikkate alınarak 5216 Sayılı Yasa ile sınırları il
mülki sınırları olan İstanbul ve Kocaeli İlleri’nde imar, planlama, ulaşım ve itfaiye vb.
hizmetlerde görülen etkinlik” olarak ifade edildi. Dolayısıyla yerel yönetimlerin
güçlendirilmesi hedeflenerek büyükşehir belediye sınırlarının il mülki sınırları olması
önerildi.