İZMİR’DE TAŞERON SİSTEMİNE KARŞI KİTLESEL YÜRÜYÜŞ
İzmir’de DİSK, KESK, TMMOB ve TÜRK- İŞ’in çağrısıyla 21 Mayıs 2014 tarihinde taşeron sistemine karşı bir yürüyüş düzenlendi.
Taşeron sisteminin uygulamadan kaldırılması talebiyle düzenlenen ve 10 bine yakın kişinin katıldığı yürüyüş Basmane Meydanı’ndan başladı. Gazi Bulvarı üzerinden Konak’ta bulunan Merkez Bankası önüne kadar süren yürüyüş süresince, “Susma, haykır, taşerona hayır”, “Soma halkı yalnız değildir”, “Kurtuluş yok tek başına, ya hep beraber, ya hiçbirimiz” gibi sloganlar atıldı. Yürüyüş sonunda ise DİSK ve TÜRK-İŞ temsilcileri birer konuşma yaptılar.
DİSK adına konuşan DİSK Genel Sekreteri Arzu Çerkezoğlu; Soma’da yaşananın iktidarın anlattıklarının değil yaptıklarının sonucu olan bir katliam olduğuna işaret ederek, “AKP, Türkiye’yi bir taşeron cumhuriyetine dönüştürdü. AKP iktidara geldiğinde taşeronda çalışan işçi sayısı 300 bin iken bugün bu sayı 2,5 milyon kişiye ulaşmıştır. İzmir’de 25 bini belediyelerde olmak üzere 150 bin kişi taşeron şirketlerde çalışmaktadır” dedi.
Meclis gündemine getirilen taşeron sisteminin yeniden düzenlenmesi ile ilgili yasa tasarısı hakkında da konuşan Çerkezoğlu, Çalışma Bakanı’nın ‘taşeron sistemi bir kölelik sistemidir’ sözünü söylediğine dikkat çekerek, “Biz bunu ilk günden beri söylemekteyiz. Sizin aklınıza yeni mi geldi?” diye sordu. Çerkezoğlu, taşeronu bütünüyle yasaklayacak bir kanun çıkarılana kadar mücadele edeceklerini ifade ederek, “Soma da yaşadığımız acı bu sistemin bir parçasıdır, bunu kimse unutmamalıdır. Bu katliamın faillerini biliyoruz, daha ilk gün suçu örtbas etmeye çalışanlar kim ise fail de odur. Bu ülkenin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı daha hiçbir araştırma yapmadan madende iş güvenliği önlemlerinin alındığını ilan etti. Bu ülkenin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Soma’ya bile gitmeden işletmede mevzuata aykırı bir durum olmadığını duyurdu” diye konuştu.
Soma katliamından sonra taleplerini dile getirdiklerini hatırlatan Çerkezoğlu bu talepleri şu şekilde sıraladı:
– Madenler başta olmak üzere her yerde taşeronda işçi çalıştırılmasının yasaklanması.
– Özelleştirmeler iş cinayetlerinin kendisidir. Özelleştirilen iş yerleri yeniden kamulaştırılmalıdır.
– İş güvenliği yasası çöpe atılmalıdır. İşçi sağlığını ve işçi güvenliğini temel alan, işyerlerinin denetimini emek örgütleri ve uzman meslek kuruluşlarının gerçekleştireceği bir düzenleme yapılmalıdır.
– Hükümet istifa etmelidir.
Arzu Çerkezoğlu’ndan sonra söz alan Türk-İş Ege Bölge Temsilcisi Hasan Hüseyin Karakoç Soma’da 1992 yılında Zonguldak Kozlu’da yaşanan grizu patlamasında yaşamını yitiren 263 emekçinin acısından sonra en büyük acıyı yaşadıklarını belirtti. Soma katliamının sorumlularının, iş sağlığı ve güvenliği önlemlerinin maliyetinden kaçanlar olduğunu söyleyen Karakoç, “Sorumlular ‘işçi sağlığı’ kavramını ‘iş sağlığı’ olarak değiştirip insanı yok sayanlardır” dedi.
Hüseyin Karakoç, bu yaşananların ilk olmadığını, son birkaç yıl içinde yüzlerce olay yaşadıklarını; Davutpaşa’da merdiven altı işyerindeki patlamada yaşamını yitiren 21 işçiyi, Zonguldak’ta, Afşin-Elbistan madenlerinde yaşamını yitirenleri, İstanbul’da kadın işçilerin bir minibüs içinde sele kapılmasıyla ölenleri, Adana’da patlayan baraj gölünde sel sularına kapılan 10 işçiyi, Erzurum’da baraj inşaatında yaşamını yitiren 5 işçiyi, Esenyurt’ta naylon çadırlarda yaşamaya mahkûm edilip yangında ölen 11 inşaat işçisini, OSTİM’de kazada ölenleri hatırlatarak bu işçileri unutmadıklarını söyledi.
Bütün bu yaşanan olumsuzlukların ülkedeki özelleştirmelerin ve taşeronlaştırmanın sonucu olduğunu söyleyen Karakoç, “Taşeronlaşma bir virüs gibi her yeri sarmış durumda, bu virüsten hep birlikte kurtulmalıyız. Birlik olmalıyız” dedi.
Karakoç açıklamasını, “Taşeronlaşmayı yok etmek, güvenceli iş, güvenli iş yaşamı için bütün varlığımızla mücadele edeceğiz” sözleriyle tamamladı.
Konuşmaların tamamlanmasından sonra eylem sona erdi.