KAYYUM ATAMALARI PROTESTO EDİLDİ
Belediyelere kayyum atanması ve OHAL uygulamalarına ilişkin, İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri tarafından basın açıklaması gerçekleştirildi.
İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri, belediyelere kayyum atanması ve OHAL uygulamalarını bir basın açıklaması ile protesto etti. İzmir Büyükşehir Belediyesi önünde yapılmak istenen açıklama, İzmir Emniyet Müdürlüğü’nün izin vermemesi nedeniyle SGK İl Müdürlüğü önünde yapıldı. Açıklamaya katılanlar “Kayyum darbedir, darbeye hayır”, “Faşizme karşı omuz omuza” gibi sloganlar atarken, ilk konuşmayı protestoya destek veren Seferihisar Belediye Başkanı Tunç Soyer yaptı. Soyer, belediye başkanlarının ve belediye meclis üyelerinin yerlerine haklarında hiçbir soruşturma yapılmadan kayyum atandığını belirterek, bu durumun hukuksuzluğuna dikkat çekti ve diğer tüm belediye başkanlarını yaşananlara tepki göstermeye davet etti. Soyer’in ardından İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri adına açıklamayı DİSK Ege Bölge Temsilcisi Memiş Sarı yaptı. Sarı, açıklamasında 15 Temmuz darbe girişimi başarısız olsa da ardında iktidar için büyük fırsatlar ve yurttaşlarımız için büyük olumsuzluklar bıraktığını ifade ederek, “Bugün darbenin gerçekleşmiş olması halinde hayata geçirilecek neredeyse ne varsa AKP iktidarı tarafından uygulanıyor. OHAL kapsamında çıkarılan Kanun Hükmünde Kararnameler ile belediye yönetimlerine el koyulmakta, on binlerce çalışan işinden edilmekte, haftalar süren gözaltılar yaşanmakta, toplantı ve gösteri yürüyüşleri yasaklanmakta ve türlü baskı yöntemleriyle ülke her geçen gün özgürlük ve demokrasiden biraz daha uzaklaştırılmakta” diye konuştu. Sarı, sözlerini şöyle sürdürdü:
“İnsan Hakları Derneği’nin raporuna göre, darbeden sonraki 50 günlük zamanda yaklaşık 40 bin kişi gözaltına alındı, 20 bin kişi tutuklandı, 93 bin kamu çalışanı açığa alındı, 60 bine yakını memuriyetten çıkarıldı, 45 gazete, 24 radyo, 18 televizyon kanalı, 15 dergi, 29 yayınevi ve 3 haber ajansı kapatıldı. Son olarak dün akşam aralarında Hayatın Sesi Tv gibi emek eksenli yayın yapan, Zarok Tv gibi çocuklara yönelik kanalların da yer aldığı 12 televizyon kanalı KHK kapsamında Türksat uydusundan çıkarıldı. Tüm bu sayılar, ülkede askeri olmasa da sivil bir darbenin gerçekleştiğini gösteriyor. Özellikle KESK üyelerine ve Barış Akademisyenleri’ne yönelik açığa alma ve görevden men etme uygulamaları, iktidarın ve onun gölge liderliğini sürdüren Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın darbeyi, muhalifleri tasfiye fırsatına dönüştürdüğünü göstermektedir.
‘Askeri vesayet’ ile mücadele ettiklerini iddia edip, bunu ortadan kaldırmakla övünenler, askeri cunta dönemlerini aratmayan uygulamalarla darbeyi engellemiş değil, darbecilerin programlarını kendi programları bellemiş bir iktidar görüntüsü vermekteler. Sürekli ‘hesabı sandıkta görmekten’, ‘halkın sandığa yansıyan iradesinin esas olduğundan’ bahsedenler, yüz binlerce insanın iradesinin yansıması olarak seçilenleri yayımladıkları Kanun Hükmünde Kararnameler ile bir gecede görevden almakta hiçbir sakınca görmemekteler. Şu anda kadar 25’i Demokratik Bölgeler Partisi’ne üye başkanlar tarafından yönetilen belediyeler olmak üzere 29 belediyeye kayyum atanarak yönetimleri iktidarın inisiyatifine devredildi. Bazı belediyelerde sadece başkanların değil, görevden alınan belediye meclis üyelerinin yerlerine de kayyumlar atanarak buralarda seçim sonucu ortaya çıkan tablo büyük oranda değiştirildi. Atanan kayyumlar bazen kaymakam, vali yardımcısı iken bazen de seçilmişlerin yerine geçici köy korucusu atanarak halk iradesi ile adeta dalga geçilmektedir. 7 Haziran 2015 seçimleri ile başlayan süreçte Kürt sorununda barışçıl, demokratik çözüm yolunda müzakere seçeneğini bir kenara atan, başkanlık sistemi hedefi doğrultusunda kaosu seçen AKP iktidarı, kayyum atamalarıyla demokratik siyaset alanını yok etme yolunda en büyük adımlardan birini atmaktan çekinmemiştir. Geçmişte, Kürt halkına sandığı işaret eden AKP, bugün sandığa yansıyan iradeyi tanımayarak demokratik, barışçıl çözüm yerine inkâr ve imha siyasetine sahip çıkmaktadır. Oysa yapılması gereken öncelikle belediye başkanları ve belediye meclis üyelerinin görevlerine iade edilmesi ve devamında Kürt sorununun çözümü için müzakere masasının yeniden kurulmasıdır. Ne gözaltılar, görevden almalar, kayyum atamaları ne de bugünden sinyalleri verilen Olağanüstü Hâl’in 3 ay daha uzatılması ülkede barış ve huzur atmosferinin yaratılmasına katkıda bulunmayacaktır. ‘Kudretinden sual olunmaz’ KHK’lere de dayanak yapılan OHAL sürecini ülkeyi istediği gibi yönetmenin aracı olarak gören AKP iktidarı, demokrasiyi ayaklar altına aldığı bu süreci uzattıkça, barış ve huzur ortamının tesis edilmesi bir yana dursun, gerginlikler ve toplumsal çatışmalar daha çok tırmanacaktır.
Bizler İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri olarak, başta kayyum atamaları olmak üzere, 15 Temmuz sonrasındaki OHAL sürecinde atılan antidemokratik adımların geri alınması, OHAL uygulamasının bir an önce yürürlükten kaldırılması çağrısını yapıyor, hem mecliste grubu bulunan siyasi partilerin hem de yurttaşlarımızın bu doğrultuda gösterecekleri çabalara sonuna dek destek olacağımızı belirtiyoruz.”