DERNEKLERİN KAPATILMASI PROTESTO EDİLDİ
Kanun Hükmünde Kararname ile yüzlerce derneğin kapatılması, İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri tarafından 14 Kasım 2016 tarihinde yapılan basın açıklaması ile protesto edildi.
İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri, yayımlanan KHK ile derneklerin kapatılmasını Alsancak Türkan Saylan Kültür Merkezi önünde gerçekleştirdiği basın açıklaması ile protesto etti. Basın açıklaması öncesi, kapatma kararı “Baskılar bizi yıldıramaz”, “Faşizme karşı omuz omuza” gibi sloganlarla protesto edilirken, basın açıklamasını Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) İzmir Şubesi Sekreteri Erdoğan Akdoğdu okudu. Akdoğdu açıklamasında, kapatılan dernekler arasında ‘kadın dayanışmasını ilmek ilmek örenler, istismara ve şiddete uğrayan çocukların hakları için mücadele edenler, her daim ezilenlerin yanında yer alan hukukçulardan oluşanlar, işkence görenlerle dayanışanlar, kültür sanat çalışmaları yapanlar’ olduğunu belirterek, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Ancak; halkın emeğinden çalınarak biriktirilen kara sermayenin aklandığı dernekler yoktu.
Mühür vurulan kurumlar arasında Belediyelerin yoksul çocuklar için açtığı ücretsiz etüt merkezleri vardı. Ancak; açtıkları okullarda çocukları istismar eden vakıflar yoktu.
Örgütlerimizin kapılarına kilit vuranlar ile hayatın saflığına ve güzelliğine gölge düşürenler aynı saftaydılar çünkü.
Oysa onların temel yanılgısı; bizim örgütlerimize kapıdan girildiğini sanmalarıydı. Kapımıza mühür vurulduğunda yok olduğumuzu zannetmeleriydi.
Bina kapılarına mühür vurarak bizleri ve dayanışmamızın gücünü yok edebileceği yanılgısında olanları önce kendi gözlerindeki mührü kaldırmaya davet ediyoruz. Zira bu coğrafyanın dayanışma ve mücadele ile yoğrulmuş tarihi; ne kapısına kilit vurdukları binalara ne nice değerli insanımızı hapsettikleri hücrelere ne de muktedirlerin sığ ufuklarına sığar.
Biz sokaklar, yollar, şehirler ve ülkeleriz. Biz sanatı, edebiyatı, hak ve adaleti, dayanışmayı, güzelliği, aşkı ve hayatı üretenleriz. Biz Soma’da kara ter, üniversitede barış için yazan kalem, Cerrattepe’de direnen nehir, Gezi Parkı’nda meşe ağacı, Ege’de zeytin tanesi, liselerde karanlığa sırtını dönen gelecek, grev halayına duran ayak, hücreye hapsedilse de bağlama çalan umut, her Cumartesi alanlara bırakılan beyaz tülbent, tanklarla toplarla yıkılmaya çalışılan mahalleler, yok edilmeye çalışılan dört ayaklı minarenin dinindeki tarihiz. Biz halkız, hiçbir yere zaten sığmayız.
Değil mi ki; binalarımızı mühürlediler, o binalar dışında kalan bütün hayat bizimdir. Bilinsin ki; susmayacağız, yılmayacağız, faşizme geçit vermeyeceğiz. Asla diz çökmeyeceğiz.
Tarihteki tüm zalimler gibi mühür vuranların korkusunu da görüyoruz, biz korkmuyoruz.
Mutlaka kazanacağız.”