KHK İHRAÇLARI İZMİR’DE PROTESTO EDİLDİ
6 Ocak 2017 tarihinde yayımlanan KHK’ler ile çok sayıda kamu görevlisinin ve akademisyenin mesleklerinden ihraç edilmeleri, İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri tarafından gerçekleştirilen basın açıklamasıyla protesto edildi.
Yayımlanan son Kanun Hükmünde Kararnameler ile çok sayıda kamu görevlisi ve barış bildirisini imzalayan akademisyenin mesleklerinden ihraç edilmesi, İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri tarafından gerçekleştirilen basın açıklaması ile protesto edildi. Konak Eski Sümerbank önündeki basın açıklamasında “Savaşa hayır, barış hemen şimdi”, “OHAL değil demokrasi” gibi sloganlar atılırken, basın açıklamasını Türk Tabipleri Birliği Merkez Konser Üyesi Dr. Funda Obuz okudu. Obuz açıklamasında, 6 Ocak 2017 tarihli 679 sayılı KHK ile İzmir’de BES Üyesi 16, Eğitim-Sen Üyesi 7, SES üyesi 2, Tarım Orkam-Sen üyesi 2 ve Yapı Yol-Sen üyesi 1 kişinin keyfi ve hukuksuz bir biçimde kamu görevinden çıkarıldığını belirterek, “Bugün yeniden görüyoruz ki, 15 Temmuz’un hemen ardından ilan edilen OHAL’e ilişkin söylediklerimizin gerçekliği bir bir ortaya çıkıyor. OHAL, sadece ve sadece Türkiye’nin diktatörlük rejimine gidişinde bir fırsat olarak kullanılıyor, hukukun yok edilmesi, demokrasinin bitirilmesi, muhalif her kesimin susturulmasına hizmet ediyor. 6 Ocak tarihli KHK’lar ile yine demokratik kitle örgütleri ve muhalif medya susturulmaya çalışıldı, muhalif kimlikleri ile bilinen Türkiye’nin aydın insanları işlerinden edildi” diye konuştu.
Son KHK ile İzmir’de barış talebinde bulunan akademisyenlerin de ihraç edildiğine dikkat çeken Obuz, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Barış çağrısı yapmak her yurttaşın görevi olmanın yanında, akademisyen olarak çatışmaların durdurulması, silahların susturulması ve yaraların sarılması, sorunların demokratik siyaset ve müzakere ortamında çözülmesi ve barış içinde bir arada yaşama ikliminin oluşturulması için devlete çağrı yapmışlardı. ‘Bu suça ortak olmayacağız’ dediler. Barış dediler, adalet dediler, özgürlük ve demokrasi dediler. Suçlandıkları tek konu, buradaki pankarttaki sloganı yüksek sesle her yerde korkusuzca dile getirmeleridir.
Arkadaşlarımız, dostlarımız, hocalarımız sadece ve geçici olarak görev yerlerinden ve üniversitelerinden koparıldılar. Bilimden ve topluma hizmetten uzaklaştırılamazlar. Emek ve demokrasi güçlerinin her mücadelesinde yanımızda yer alan dostlarımızın en temel suçunun, faşist 12 Eylül darbesinin ürünü YÖK yasasının belki de tek anlamlı maddesi olan ‘topluma hizmet etme’ yükümlüğünü fazlasıyla yerine getirmiş olmalarıdır. Uzmanlık bilgilerine ihtiyaç duyduğumuz her an yanımızda oldular. Sendikal mücadelede üstlerine düşen görevi seve seve üstlendiler. Sendika kurullarında üye olarak, işyeri temsilcisi olarak çalıştılar.
Bugün, Ege Üniversitesi’ndeki görevlerinden ihraç edilen arkadaşlarımızın odalarının kapılarının keyfi bir şekilde kilitlendiğine şahit olduk. Gerçekleştirilen bu işlem, barış isteyenlere yönelik saldırganlığın, pervasızlığın ne aşamaya varabileceğinin en somut örneklerindendir.
Akademisyenlerin yanında KESK’e bağlı sendika il yöneticileri ve üyeleri de bu KHK ile hedefte idi. Bilinmelidir ki, Yapı Yol-Sen şube başkanımız, BES şube yöneticilerimiz ve KESK’e bağlı tüm sendika üyelerimiz bugüne kadar demokratik bir Türkiye, BARIŞ ile örülmüş bir yaşam, emekten yana bir dünya mücadelesini vermişlerdir ve vermeye devam edeceklerdir. İhraç edilen tüm KESK üyeleri onurumuzdur.
Bizler İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri olarak, bugüne kadar nasıl yan yana, omuz omuza durduysak bundan sonra da omuz omuz durmaya devam edeceğiz. Bugüne kadar nasıl ki BARIŞ, demokrasi, emek dediysek bundan sonra da demeye devam edeceğiz. Mücadelemiz ihraç edilen tüm arkadaşlarımız geri dönene kadar, bu ülkeye barış gelene, demokrasi gelene kadar, emekten yana bir yaşamı kurana kadar devam edecektir.”
Obuz’un ardından Türk Tabipleri Birliği Merkez Konseyi Genel Sekreteri Sezai Berber söz alarak barış isteyen akademisyenlerin ve KHK ile ihraç edilen diğer kamu görevlilerinin sonuna dek yanında olacaklarını ifade etti.