“İNKÂRA KARŞI HAKİKATLERLE YÜZLEŞELİM”

24 Nisan 1915’in yıl dönümü dolayısıyla İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri tarafından basın toplantısı gerçekleştirildi.

IMG_1348

İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri tarafından Eğitim-Sen İzmir 1 No’lu Şubede gerçekleştirilen basın toplantısında konuşan TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu Dönem Sekreteri Melih Yalçın, 24 Nisan 1915’in, insanlık tarihinin en büyük acılarından birinin yıl dönümü olarak hafızalardaki yerini koruduğunu ifade ederek, “Bundan tam 102 yıl önce bugün Anadolu’nun farklı uluslardan halkları bir arada barındıran yapısının büyük bileşenlerinden olan Ermeni köylüleri, işçileri, mebusları, kadınları, erkekleri, çocukları acı ve kanlı bir süreçle yüz yüze kaldılar. Katliamın ilk adımı olarak o gün, iki yüzü aşkın Ermeni aydını, evlerinden alınarak zorla sürgüne tabi tutuldu ve yol üzerinde İttihat ve Terakki Cemiyeti’nin illegal örgütü Teşkilat-ı Mahsusa tarafından katledildi” dedi. Yalçın, sözlerini şöyle sürdürdü:

“24 Nisan’da yaşananlar, adına ister Ermeni Tehciri, ister Ermeni Soykırımı densin, yüz binlerce Ermeni’nin yüzyıllardır yurt bildiği topraklardan edildiği ve katledildiği günlerin başlangıcı olarak bilinmektedir. O günden sonra devlet denetiminde gerçekleştirilen sistematik sürgün ve katliamlarla Anadolu toprakları adeta Ermenisizleştirilirken, yerinden yurdundan edilen, katledilen Ermeni halkının tüm birikimlerine, bırakın birikimlerini, geride bıraktıkları çocuklarına bile el konulmuştur. Ermenilerin Anadolu topraklarından tehcir edilmesinin ardından arkalarında bıraktıkları yaşam alanlarının Ermenice olan isimleri değiştirilmiş, kültürel mirasları tahrip edilmiş, Ermeni halkının tarihsel varlığı bölge halklarına ve hatta Ermenilere dahi unutturulmaya çalışılmıştır. Katledilenlerden, sürülenlerden geride kalanlar bugüne kadar kimliklerini gizleyerek, kültürlerinden mahrum bir şekilde yaşamak zorunda bırakılmıştır.

Halkların egemenler eliyle kışkırtılması sonucu kolektif talan, yıkım ve kitlesel kırım meydana gelmiştir. Söz konusu süreçte sadece Ermeniler değil, Asuri-Süryani halkları başta olmak üzere Anadolu’nun diğer Hıristiyan halkları da tehcir, mülklerine el koyulması ve katliamlardan nasiplerini almışlardır.

Bu büyük sürgün ve katliam sürecinin en önemli amaçlarından biri, Anadolu’da varlık göstermeye başlayan yeni ulusal burjuvaziye sermaye birikimi oluşturulmasıdır. Başta Ermeniler olmak üzere katledilen, sürülen halkların el konulan malları, yerli burjuvaziye sermaye olmuştur.

Ermeni halkına yönelik düşmanlık, 21. yüzyılda da sürmekte, devlet eliyle körüklenmektedir. Gazeteci Hrant Dink’in katledilmesi ile sonuçlanan derin komploya ilişkin açılan dava yıllarca sürüncemede kalmıştır. Yine Er Sevag Balıkçı’nın sözüm ona bir “kaza” kurşunu ile ölmesine yol açan olayın aydınlatılması ve sorumlularının cezalandırılmasına yönelik de hiçbir adım atılmamıştır. Tüm bunlar, bırakın 24 Nisan 1915 sonrasında yaşananların kabullenilmesi, bugün yaşananların bile aydınlatılmak istenmediğinin, Ermenileri katletmenin devlet nezdinde bugün de meşru olduğunun açık göstergesidir.

İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri olarak, kardeş Ermeni halkının 1915’ten bugüne katliamlara maruz kalan bireylerini saygı ile anıyoruz. Bu büyük yaranın biraz olsun iyileşmesi için yapılması gereken, inkârdan vazgeçmek, gerçeklerle yüzleşmek, sorumluluğu kabullenmektir.

Sözlerimizi tamamlarken, gerçek bir demokrasinin tesisinin yolunun ancak halkların eşit ve kardeşçe yaşadığı bir ülke yaratma mücadelesinin başarıya ulaşmasından geçtiğini hatırlatıyoruz.”