KADINLAR, BARIŞ İMZACISI KARABULUT’UN YANINDA
Dokuz Eylül Üniversitesi’nden ihraç edilen barış imzacısı akademisyen ve TMMOB İzmir İKK Kadın Çalışma Grubu Dönem Sözcüsü Dilek Karabulut’a destek olmak amacıyla İzmir Kadın Platformu tarafından DEÜ Rektörlüğü önünde bir basın açıklaması gerçekleştirildi.
Araştırma Görevlisi Dilek Karabulut’un işine son verilmesinin protesto edildiği ve TMMOB İzmir İKK Kadın Çalışma Grubu üyelerinin de katıldığı basın açıklamasında ilk olarak TMMOB üyesi Ayşegül Akıncı Yüksel konuştu. Yüksel açıklamasında, tüm baskılara rağmen güvencesizliğe, yoksulluğa, baskı ve tutuklamalara, kadın cinayetlerine, OHAL’e ve KHK’lere karşı mücadele etmeye devam ettiklerini ifade ederek şunları söyledi:
“Susmadık, susmayacağız, barışı, eşitliği, özgürlüğü, bir arada yaşamı savunmaya devam edeceğiz. OHAL’in rektörleri, ellerinde bulundurdukları aşırı yetkilerin yanı sıra, pek çok fakülteye vekil dekanlık yaparak veya vekil dekan atayarak tek adam rejiminin üniversitedeki gölgesi haline gelmişlerdir. Bugün üniversiteler, YÖK’ün bir talimatını emir telakki ederek ihraç listeleri hazırlayan rektörlerin ve muhbirlik yaparak ikbal peşinde koşanların cirit attığı kurumlar haline getirilmiştir. Yine ortada maddi hiç bir delil yokken, yine hukuk ve demokrasi ayaklar altına alınarak, ‘Barış’ diye haykıranlar sistematik bir baskıya ve tasfiyeye maruz kalmaktadır. Ülkeyi ve üniversiteleri, karanlığa ve yıkıma sürükleyen bu politikalara teslim etmeyeceğimizi, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da dayanışma içerisinde yan yana olacağımızı ilan ediyoruz. İnsan, toplum, doğa yararına üniversite, demokratik bir ülke ve eşit, özgür bir yaşam için herkesi birlikte mücadeleye çağırıyoruz.”
Akıncı Yüksel’in ardından söz alan TMMOB İKK Kadın Çalışma Grubu üyesi Ferda Yamanlar ise bütün akademisyenler işlerine geri dönene, ülkeye barış gelene kadar mücadeleye devam edeceklerini vurguladı. Yamanlar, DEÜ Rektörlüğünün tamamen keyfi bir tutumla olumlu görüşleri hiçe sayarak Dilek Karabulut’un işine son ve Karabulut’un akademinin yüz akı olduğunu ifade ederek, “Karabulut, emek, barış ve demokrasi mücadelesinin de bir parçasıdır. Barış imzacısı hocalarımızdan tarafız ve Türkiye’nin bilim üreten, çağdaş ve insan haklarına duyarlı bir ülke olması için mücadele etmeyi sürdüreceğiz” dedi.
Dilek Karabulut da, barış talep etmenin insan onuruna uygun yaşamak olduğunu; Barışının adının bile anılmasının yasak olduğu bu gibi koşullarda militarist, kadın düşmanı, homofobik ve muhafazakâr söylemlerin arttığını dile getirerek, “Barış talep ettiğimizde bu talep suç oldu. Arkadaşlarımız, hocalarımız işlerinden edildi, tutuklandı. Sokakta, sosyal medyada barış talep eden kadınlar, barış bildirisi dağıtanlar işlerinden edildi, tutuklandı. Ölüm ve gözyaşı getiren savaşa karşı barış savunan barış talep eden bütün kadınlara özgürlük istiyoruz. Üniversiteler, özgür düşüncenin ve bilimin yerleri değil, emirlere biat eden yöneticileriyle siyasi iktidarın işlevlerini yerine getiren kurumları haline getirildi. Hakikati aramak ve bunu biat etmeden duyurmak akademinin ve bizim mücadelemizin görevidir” şeklinde konuştu.