İZMİR’İ YAĞMAYA TESLİM ETMEYECEĞİZ
Körfez Geçişi Projesi’nin ÇED olumlu raporuna karşı açılan davada bilirkişi keşfi gerçekleştirilirken, İzmir’e Sahip Çık Platformu da konuya ilişkin bir basın açıklaması gerçekleştirdi.
İzmir’e Sahip Çık Platformu, bilirkişi keşfine paralel olarak basın açıklamasını köprünün Karşıyaka tarafında olması planlanan ayağının yer alacağı bölgenin yakınlarında gerçekleştirdi. Yaklaşık 200 kişinin katıldığı açıklamada İzmir’e Sahip Çık Platformu adına TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu Dönem Sekreteri Melih Yalçın konuştu. Yalçın konuşmasında, Körfez Geçişi Projesi ÇED olumlu kararına karşı açılan davada bilirkişi heyetinin keşif yaptığını hatırlatarak, “Ön projelerde 3,5 milyar TL’ye mal olacağı tahmin edilen, ancak aslında çok daha büyük maliyetlere mal olacak bu proje merkezi hükümet tarafından İzmir’e dayatılmaktadır” dedi. İzmir’in 1/100.000 çevre düzeni planlarında, imar planlarında, son olarak güncellenen ulaşım master planlarında bu projenin önerilmediğini ifade eden Yalçın, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bununla birlikte kuzeyde Kuş Cenneti’nden, güneyde İnciraltı bölgesine dek tahribe neden olacağı gibi, ‘yüzülebilir Körfez’ hayalini kurduğumuz İzmir Körfezi’ne de geri dönülemez zararlar verecektir.
Peki hem yüksek maliyetle sahip hem de çevreye, körfeze, Gediz Deltası’na zararı kaçınılmaz olan ve İzmir’in ihtiyacı olmayan bu projede neden bu kadar ısrar ediliyor ve proje adeta dayatılıyor?
Biz söyleyelim:
Körfez Geçiş Projesi, kuzeyde yapım aşamasında olan İstanbul Otoyolu ile Çiğli’de sulak alanların ve Kuş Cenneti’nin olduğu bölgeden güneyde doğal sit statüsü değiştirilen İnciraltı ve Çeşme yarımadasını birbirine bağlayacaktır. Proje, İzmir’i rant çevrelerinin talan ve yağmasına açmanın, daha fazla betonlaşmaya boğmanın araçlarından biridir.
Bu projenin, kentimizin doğal ortamına zarar vereceği açıktır. Proje alanında flamingo, kılıçgaga ve tepeli pelikan gibi türlerin dünya nüfusunun önemli bir kısmının yaşadığı bilinmektedir. Söz konusu proje gerçekleştiği takdirde, köprü ayağı, geniş çaplı yüzey yapılaşması vb. faaliyetlerden bu türlerin nüfusları olumsuz etkilenecek ve farklı statülerle korunan Gediz Deltası’nın ekolojik ve habitat bütünlüğü zarar görecektir. Proje, ülkemizin önemli su ürünleri istihsal sahalarından biri olan İzmir Körfezi’nin bentik bölgesinde yapılması planlanan inşaat faaliyetleri, körfez ve İzmir balıkçılığına önemli darbe vuracaktır.
Ama her şeyden önemlisi, İstanbul ve Ankara’ya ihanet edenler şimdi gözlerini Ege kıyılarına ve İzmir’e dikmişlerdir.
Bu nedenledir ki zeytinliklerin, kıyıların, sit alanlarının yapılaşmaya açılması için sürekli kanun, yönetmelik ve benzeri ne varsa değiştirilmeye çalışılıyor.
Bir yandan kent içinde ayrıcalıklı plan değişiklikleri ile, diğer yandan tarım alanları, doğal yaşam alanları, kıyılar sit dereceleri düşürülerek rantçı sermaye İzmir’e davet ediliyor, önü açılıyor. İşte bu proje de tüm bu rant odaklı politikaların ortasında duruyor. Yarımada’da ikinci bir İzmir yaratılmaya çalışılıyor. Bu proje de şehir dışından gelenlerin Yarımada’ya ulaşımını kolaylaştırmak için yapılıyor.
Ancak hepimiz biliyoruz:
İzmir üzerinde planlanan rant politikalarının en önemli aracı imar planlarıdır. Kentimizi sermayenin şekillendirdiği yağmacı bir anlayışa teslim etmek istemiyorsak; imar planlarında şehircilik ilkeleri ve planlama esaslarından uzaklaşmamak ve kamu yararını öncelemek gerekmektedir. Merkezi yönetimin ranta dayalı planlama anlayışının karşısında duracak en büyük gücün yerel yönetimler olması gerekir. Söylendiği gibi ‘İzmir’in İstanbul olması’ istenmiyorsa buradan başta İzmir Büyükşehir Belediyesi olmak üzere tüm İzmir halkına sesleniyoruz. Sözünü ettiğimiz talan projelerine bugün karşı çıkmazsak yarın çok geç olacak. Güzel İzmir’imizin tarihi, kültürel, doğal bütün değerleri gözümüzün önünde bir bir yok olup gidecektir. İzmir’e dayatılan bu rant ve talan politikalarına hukuki, siyasi tüm yolları kullanarak karşı çıkmamız gerekmektedir. Ayrıca Körfez Geçiş Projesi vasıtasıyla yapılaşmanın, betonlaşmanın önünün açılacağı alanlarda kimlerin şimdiden yatırım yaptığı merak konusudur.
İZMİR’E SAHİP ÇIK PLATFORMU olarak bugünkü keşfin bilimsel değerler esas alınarak yapılacağına inanıyor ve bunu umuyor; tüm yurttaşları doğa, kültür ve tarih talanına karşı kentimizin geleceği için mücadele vermeye davet ediyoruz.”