“BALÇOVA BELEDİYESİ İLE ÇEVRE VE ŞEHİRCİLİK BAKANLIĞI EL ELE KENT SUÇU İŞLİYOR”
İzmir’e Sahip Çık Platformu tarafından, İstinye Park Plan tadilatlarının mahkemece iptaline ilişkin bir basın açıklaması gerçekleştirilerek, belediye ile bakanlığın birlikte kent suçu işledikleri belirtildi.
Üçkuyular’da bulunan İstinye Park AVM inşaatı önünde gerçekleştirilen basın açıklamasında, İzmir’e Sahip Çık Platformu adına Şehir Plancıları Odası İzmir Şube Başkanı Özlem Şenyol Kocaer konuştu. Kocaer, İstinye Park AVM Projesindeki hukuksuzluk ve AVM’nin bu alana yapılmasının bilimsel kriterlere uygun olmadığının, Şehir Plancıları Odası İzmir Şubesi’nin eski vergi dairesi alanı olarak bilinen parselde yapılan plan değişikliklerine ilişkin açtığı davada, İzmir 3. İdare Mahkemesi’nin verdiği iptal kararıyla bir kez daha tescillendiğini ifade etti. Mayıs ayında vergi dairesi alanındaki değişiklik doğrultusunda eşdeğer alan olarak belirlenen alana ilişkin mahkemeden iptal kararı geldiğini hatırlatan Kocaer, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Ancak Karabağlar Belediyesi’nden topu taca atan, Balçova Belediyesi’nden ise iptal kararının proje alanıyla ilgili olmadığı iddiasıyla çarpıtıcı ve İstinye Park AVM Projesini destekleyen açıklamalar gelmişti. Çarpıtmalar, bugün bu iptal kararıyla dayanaklarını tamamen yitirmiştir. Şimdi bu iptal kararının gereğinin Balçova Belediyesi tarafından uygulanma vakti gelmiştir. Ayrıca bu alanda iptal kararı Şehir Plancıları Odası’na gelmeden, yeni plan değişikliği 13 Haziran 2018 tarihinde askıya çıkmıştır. Bu çabanın, inşaatın durmaması, yatırımı yapan Orjin Grubu’nun bir kuruş dahi kaybetmemesi adına gösterildiği açıktır. Askıya çıkan plan değişikliğinde de mahkemenin iptal kararı verdiği plandan temel olarak hiçbir fark yoktur ve hukuksuzdur. Bu plan ile bağlantılı plan ile birlikte alana ilişkin imar planı ikinci kez iptal konusu olmuş olmasına rağmen, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı mevzuata, bilime aykırı planın yenisini onaylama ısrarıyla bu alanı kullanarak, halkın yanında değil sermayenin yanında durarak bir kent suçu işlemeye devam etmektedir.
Vergi Dairesi alanının ‘Resmi Kurum Alanı’ statüsünden çıkarılıp Emsal=2.50, Yençok=10 kat “Ticaret+Turizm” alanına dönüştürülmesinin ortaya çıkma gerekçesini bir zorunluluk ve kamu yararı ile temellendirmek mümkün olmadığı gibi, kamusal kullanımlı bir alanın ticari amaçlı özel bir alana dönüştürülmesi planlama ilke ve esaslarına uygun değildir.
Dava konusu vergi dairesi kamulaştırmayla zamanında elde edilmiş olan bir kamu arazisiyken, Özelleştirme İdaresi tarafından Maliye Meslek Lisesi’nin bahçesinde yapılacak yeni vergi dairesinin yapım maliyetine Orjin Gruba satılmış ve sonrasında da plan değişikliği ile vergi dairesi alanının rant değeri arttırılmıştır. Bu sayede yapılması planlanan İstinye Park Projesi daha da büyütülmüş, değerine değer katılmıştır. İzmir’in en değerli kamu arazilerinden biri olan halkın pazaryeri, güvensiz ve uygunsuz olan viyadük altına mahkûm edilmiş, pazaryerinin belki de taşınabileceği bu alan sermayeye bu şekilde peşkeş çekilmiştir. Tramvay son durağının bu alanda seçilmesi ve şimdi de metro çalışmalarının hızlandırıldığı proje alanı için adeta tüm kurumlar seferber olmuştur. Onca yıldır alanda birden fazla kamu kullanımı mevcuttu ve pazaryeri, vergi dairesi, otogar halk tarafından yoğun olarak kullanılmaktaydı, ancak bu yeni hizmetler ve düzenlemeler görüyoruz ki proje sayesinde alanda bir bir gerçekleştirilmektedir.
İzmir 3. İdare Mahkemesi, dava konusu plan değişikliklerinin imar mevzuatı, kamu yararı, şehircilik ilkeleri, planlama esasları ve hukuka uygun olmadığı kararına varmıştır.
İzmir’in doğası, kentsel karakteri, kamusal alanları, birçok açıdan sermayenin kıskacı altındadır. Bu saldırı görüldüğü gibi ne koruma ilkesi, ne kamu yararı, ne de hukuk tanımaktadır. Bu saldırı kimi zaman iktidar eliyle, kimi zaman yerel yönetim tarafından yapılmaktadır. Kimi zaman da suçu geçmişteki yöneticilere atarak ve müdahale etmeyerek kent suçlarına ortak olmaktadırlar. Bugün İstinye Park Projesi’nde yer alan parsele ilişkin İzmir halkının lehine olan mahkeme kararı için buradayız. Ancak bu kent suçunun tarihi 1998 yılına kadar dayanıyor. Burhan Özfatura’nın belediye başkanlığı döneminde imar planlarında kamusal kullanımda olan pazaryeri alanı ve semt garajı alanı turizm+ticaret kullanımına dönüştürülmüş ve ardından 2000’li yıllarda da parça parça satılmasına müsaade edilmişti. Bu işlemlerin geçmişte yapılmış olması konunun bir kent suçu olduğu gerçeğini örtmemektedir. Bugün ‘konu bizim dışımızda’ yaklaşımı kent suçuna ortak olmaktan başka bir şey ifade etmemektedir. Bugün konu, İstinye Park olduğu gibi başka yerlerde de işlenmesi planlanan kent suçlarında da aynı yaklaşım ile karşımıza çıkacak olanları uyarıyoruz. Bu bir kent suçudur ve derhal durdurulmalıdır.
Kamunun elinden parça parça alınan bu alanda yer alan vergi dairesinin alanında davanın gereği inşaat derhal durdurulmalı, yeni bir imar planı ile kamu alanına dönüştürülmeli ve bu alan tekrar kamuya bırakılmalıdır. Bu kapsamda da, uygun olmayan bir alana sıkıştırılmış pazaryerinin vergi dairesinin alanına taşınmasını talep ediyor, pazaryerimizi tekrar bu alanda istiyoruz.
İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 28.maddesi, kararın tebliğinden itibaren 30 günü geçmeden gereken idari işlemlerin yapılması zorunluluğundan bahsetmektedir. Bu kapsamda mahkemenin kararı doğrultusunda hukuka uygunluğu bulunmayan imar planı değişikliğine istinaden verilmiş ruhsatlar iptal edilmeli ve inşaat durdurulmalıdır. TMMOB Şehir Plancıları Odası İzmir Şubesi, 25 Temmuz günü bu doğrultuda Balçova Belediyesi’ne başvurusunu yapmış bulunmaktadır. Gereği yapılmadığı takdirde suç duyurusunda bulunacağımızı ve kent suçlarının peşinde olacağımızı kamuoyu ile paylaşıyoruz.
Ayrıca plan değişiklikleri askıya çıkmış olsa dahi askı süreci tamamlanmadığı sürece plan kesinleşmez. Bu süreçte vergi dairesi parseli plansızdır ve plansız bir alanda inşaat faaliyeti sürmektedir. Planlar, yönetmelikte tariflendiği şekliyle itiraz olmaması halinde askıdan inmesiyle, eğer itiraz varsa itirazların reddedildiği gün kesinleşir. Dolayısıyla 6165 Ada 1 Parselin şu an kesinleşmiş bir planı bulunmamaktadır. Askıda olan plan yalnızca mahkemenin iptal ettiği gerekçeleri hâlâ barındıran henüz kesinleşmemiş hukuksuz bir plandır. Tüm İzmirlileri kamusal alanına sahip çıkmaya, plan değişikliğinin askıdan ineceği 13 Ağustos’a kadar plana itiraz dilekçelerini Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’ne vermeye çağırıyoruz.”