YEREL YÖNETİM POLİTİKALARI FORUMDA KONUŞULDU

İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri ile İzmir’e Sahip Çık Platformu tarafından Yerel Yönetimler Forumu gerçekleştirildi.

Bütün belediye başkan adaylarının katılımına açık biçimde 18 Mart 2019 tarihinde İzmir Mimarlık Merkezi’nde gerçekleşen foruma çok sayıda sendika, meslek örgütü ve demokratik kitle örgütü temsilcisinin yanı sıra yurttaşlar ile CHP İzmir Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Tunç Soyer, TKP İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Adayı Senem Doruk İnan, İzmir Büyükşehir Belediyesi Bağımsız Başkan Adayı Yalçın Yanık ve Buca Belediyesi Bağımsız Adayı Gürkan Emreoğlu katıldı.

Forumun moderatörlüğünü yürüten ve açılışta konuşan SES İzmir Şubesi Eşbaşkanı Fatih Sürenkök, İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri ile İzmir’e Sahip Çık Platformu’nun hangi amaçlarla kurulduğunu anlattı. Ardından TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu Dönem Sekreteri Melih Yalçın, “nasıl bir yerel yönetim istiyoruz” sorusuna yanıt olması amacıyla bir sunum gerçekleştirirken, “Bizler, demokrasi ve katılımcılığın temel alındığı, kimlikleri, inançları, kültürleri, cinsiyet ve cinsel yönelimleri, sınıfsal konumu, siyasal görüşleri vb gerekçeler ile hiç bir ayrım yapılmaksızın kent halkının tamamının meclisler, kent konseyleri, platformlar, meslek kuruluşları ve demokratik kitle örgütlenmeleri ile yönetime katıldığı, kent yaşamını ilgilendiren bütün alanlarda kararlara ortak olduğu, hizmetlerin çok dilli ve eşit üretildiği bir kent yönetimi arzuluyoruz” dedi.

Kentlere yönelik rant politikaları nedeniyle, kentsel alanların farklı gelir gruplarından vatandaşların bir arada yaşamı paylaştıkları alanlar olmaktan çıkarıldığını ifade eden Yalçın, “Kimliksiz ve belleksiz kentsel alanlar ortaya çıkmakta. Bu nedenle kent merkezlerinin, tarihi ve kültürel mekânların soylulaştırılması çalışmaları olarak tanımlayabileceğimiz bu girişimlere son verilmeli, kentin kamusal alanları tüm kentlinin kullanabileceği bir formda korunmalıdır. Bu kapsamda özellikle Kemeraltı ve benzeri çarşılar, pazar yerleri, semt merkezleri, AVM furyasına karşı korunması gereken önemli kamusal alanlardandır” dedi.

Demokratik-katılımcı bir yerel yönetim anlayışına da değinen Yalçın şunları söyledi:

“Sosyal adalete dayalı yerel yönetim politikaları geliştirmek için, bütün kentlilerin yaşam kalitesini yükseltecek, ulaşım, konut, kamusal alan vb. politikaların dışında ve bunlara ek olarak mutlaka, kentli yurttaşların farklılıklarına duyarlı biçimde ve eşitsizliğin/adaletsizliğin giderilerek sosyal adalet ve eşitliğin sağlanması, kamusal kaynaklardan adil olarak yararlanılması için özgün politikalar geliştirilmesi gerekmektedir. Özellikle düşük gelirli vatandaşlara ve öğrencilere yönelik olarak, ücretsiz ya da düşük ücretli ulaşım, suya erişim, aş evleri ve düşük ücretli konaklama imkânları yerel yönetimler tarafından sağlanmalıdır.”

Kentteki mültecilerin hemşehri olarak kabul edilmesi gerektiğini de ifade eden Yalçın, “Mültecilerin misafir değil, kentin asli unsuru olduğunun bilincine varmaları son derece önemlidir. Mültecilere yönelik ayrımcı ifadelerin toplumda ayrışmayı ve mültecilere yönelik nefreti doğurabileceği ve bunun mültecileri hedef alan ırkçı tutum ve saldırılara neden olabileceği göz önünde tutulmalıdır. Bu nedenle kentte beraber yaşayan herkesin eşit haklara sahip olduğunun unutulmaması ve buna uygun hareket edilmesi, çoğulculuğun korunması ve büyütülmesi açısından önem taşımaktadır” ifadelerini kullandı.

Daha sonra foruma katılan belediye başkan adayları söz aldı. İlk sözü alan Buca Belediyesi Bağımsız Başkan Adayı Gürkan Emreoğlu, demokratik-halkçı belediyecilik için mahalle meclisleri kurmayı öncelediklerinin altını çizerek “Kapı kapı dolaşarak mahalle meclislerinin kurulması için çaba göstereceğiz. Mahalle meclisleri ve Buca’nın dernekleri, sendikaları ve odalarının katılımı ile kadın erkek eşitliğini de gözeterek halk meclislerini oluşturacağız” dedi.

CHP’nin İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkan Adayı Tunç Soyer ise kente dair ‘marka’ tanımını doğru bulmadığını belirterek “Ancak kentler ürettikleri ile markalaşabilir. Kamusal alanların çoğaltılması, zenginleştirilmesi büyükşehir belediyesinin işidir. Bunu bilerek hareket edeceğiz. Külltürpark konusunda sizinle aynı fikirdeyiz. Kültürpark’ın kültürünü geleceğe taşıması lazım. Sanat, edebiyat ve çeşitli festivallerle yapılaşma olmadan bu alan daha canlı bir şekilde korunabilir. Kemeraltı’nın soyluluştırılması konusundaki uyarılarınızda haklısınız. TARKEM’i sadece belirli kişiler dışında tüm İzmir’e açmak, finans modelinin geliştirilmesi ile çözüm sağlanabilir” dedi.

Mültecileri de hemşehri olarak kabul etmek gerektiğini sözlerine ekleyen Soyer sözlerini şöyle sürdürdü:

“Mültecilere pozitif ayrımcılık yaparak kentle entegrasyonları için çalışmalar yapılabilir. Kenti ortak akıl ile inşa etmek için çabalar göstereceğiz. Katılımcılığın önünü açmak için dijital kanalları kullanacağız. ‘Ben sizin için bir şey yaptım’ cümlesini kullanmayacağım. ‘Biz sizinle beraber en iyi şeyi yaptık’ cümlesini kullanacağız. İzmir’e Sahip Çık Platformu ve İzmir Emek ve Demokrasi Güçleri ortaklaştığımızı düşündüğümüz platformlar. Bu platformların bütün kente yayılması gerektiğini düşünüyorum. Şu an en çok ihtiyacını duyduğumuz şey demokrasi ve yerelde demokrasiyi geliştirmekten başka çaremiz yok.”

TKP İzmir Büyükşehir Belediyesi Başkan Adayı Senem Doruk İnan sorunların kaynağında İzmir’in sermaye adına yok edilmesi olduğunu ifade ederek “Gökdelenler yükseliyor ve yeşil alanları yok ediliyor. Bir kent ya sermayenin de ya da halkındır. İzmir uzun yıllardır görmezden gelinen bir kent idi, son 3-4 yılda İzmir fethedilmesi gereken bir kent oldu. İzmir’in kurtuluşuna çare olarak sermaye gösterildi. Yükselen gökdelenler, kamu arazilerinin yok edilmek istenmesi gelişmişlik değil. Öncelikle projecilik anlayışına dur demek gerekiyor. Bunun için de yerel yönetimlerin önemli bir etkisi var. projeler değil planlamalar önemli olmalı. Sermaye değil halk adına bir yerel yönetim” dedi.

İzmir Büyükşehir Belediyesi Bağımsız Başkan Adayı Yalçın Yanık da, bugün Türkiye’nin değil Erdoğan’ın beka sorunu olduğunu belirterek, “Erdoğan’ın Türkiye’yi yönetme sorunu var. Erdoğan iktidarda olduğu sürece kimse demokrasiden söz edemez. Erdoğan iktidarda olduğu sürece hiçbir hak alamayız. Kimse bu faşizme karşı sesini çıkarmıyor. Biz kendi oylarımıza bile sahip çıkamıyoruz. Erdoğan ne yaparsa yapsın oylarını artıramıyor. Bugün Erdoğan’a muhalefet yapabilecek olan bizleriz ama bu fırsatı kullanamıyoruz” diye konuştu.

Katılımcıların söz alarak görüşlerini ifade etmelerinin ardından forum sona erdi.