TMMOB İZMİR İKK’DEN ORMAN YANGINLARINA DAİR BASIN TOPLANTISI

TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu, geçtiğimiz günlerde İzmir’de gerçekleşen orman yangınlarına ilişkin bir basın toplantısı gerçekleştirdi.

Ziraat Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Lokali’nde düzenlenen basın toplantısında, TMMOB İzmir İKK adına Orman Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Koray Sarıkaya konuştu. Sarıkaya, dünyada her yıl yaklaşık 5 milyon hektar orman yangınlardan zarar gördüğünü belirterek, 18 Ağustos 2019 tarihinde İzmir’de çıkan orman yangınlarında toplam 6 bin 500 hektar alan ile 30 hektar dikili tarım arazisinin tahrip olduğunu ifade etti. Akdeniz iklim kuşağının hüküm sürdüğü coğrafyalarda ormanların genel olarak yangın riski altında bulunduğunu söyleyen Sarıkaya, “Çıkış sebebi ister kasıt ister dikkatsizlik ve ihmal olsun, büyük çoğunluğu insan odaklı olan orman yangınları göstermektedir ki, son yıllarda yaşanan iklim değişikliklerine bağlı olarak gelecekte ormanlarımızın daha büyük tehdit altında olacağı muhtemeldir” dedi. Sarıkaya, sözlerini şöyle sürdürdü:

“Bu bakımdan orman yangınları ile bilimsel bir yaklaşımla doğru mücadele edilmesi gerekir. Görülmüştür ki ilimizde yaşanan yangına müdahale sırasında sevk ve idare eksiklikleri yaşanmış, teknik ve teknolojik destek yetersiz kalmıştır. Özellikle tarımda olduğu gibi ormancılık ve orman yangınları konusunda da bilgi ve deneyimi hiç olmayan Tarım ve Orman Bakanı tarafından yapılan talihsiz açıklamalar kamuoyunun kafasını karıştırmış, devlete ve kurumlarına olan güveni sarsmıştır. Orman yangınları ile mücadele, ülkedeki orman teşkilatının anayasal asli görevidir. Ancak bu konuda vatandaşlarımızın da sorumluluğunu unutmamak gerekir.

 

Orman yangınlarını önlemek için vatandaşlarımızın;

  • Ormanda ve ormana yakın yerlerde ateş yakmaması ve ateşli piknik yapmaması,
  • Çevreye sönmemiş sigara ve yanıcı madde atmaması,
  • Görülen yangınları acilen Alo 177 Orman Yangını İhbar Hattı’na bildirmeleri gerekmektedir.

Orman Genel Müdürlüğü’nce ise;

  • Orman yangınları ile mücadele için yeteri kadar parasal kaynak ayrılmalıdır.
  • Yeterli miktarda eğitimli teknik ve idari personel görevlendirilmeli, koordinasyon, sevk ve idare eksikliği yaşanmamalıdır.
  • Birimlerdeki teknik ve ara personel eksikliği süratle giderilmeli, alımlarda torpilin yolunu açan mülakat sistemine derhal son verilmelidir.
  • İzmir özelinde büyük yangınlar genel olarak Ağustos ayında çıkmaktadır. Bu tarihlerde ve meteorolojik olarak riskli zamanlarda alarm halinde olunmalıdır.
  • Yangın önlemeye dönük halkın bilinçlendirilmesine yönelik eğitimlere önem verilmelidir.
  • Yangın sezonundan önce orman yolları ile yangın emniyet yol ve şeritlerinin bakımları eksiksiz olarak yapılmalıdır.
  • Kullanılmakta olan makine ve ekipman ile teçhizatlar bakımlı ve ihtiyaca cevap verecek nitelikte olmalıdır.
  • Kullanılmakta olan ilk müdahale aracı, arazöz, su tankı, helikopter, paletli traktör, greyder vb. araçlar bakımlı ve sürekli çalışır halde olmalıdır.
  • Belirtilen araçlar belli sayıda kadrolu personel ile çalıştırıldığından hiçbir şekilde kadrosu eksik araç göreve çıkarılmamalıdır. Son yıllarda tasarruf tedbirleri veya devletin küçültülmesi uygulamasına paralel olarak yer ekiplerindeki personel sayıları eksilmiş, hatta bazı ekiplerin personel sayısı neredeyse yangına müdahale edemeyecek miktara düşmüştür. Bu ekiplerin kadroları derhal doldurulmalıdır.
  • Yangın söndürme ve belirtilen ekipmanlarda çalışacak olan orman işçileri, orman-halk ilişkilerinin sağlanması bakımından ya orman köylüsü ya da orman kenarı köyü nüfusuna kayıtlı kişilerden objektif kriterlere göre seçilmeli, uygulamada siyasi ranta prim verilmemelidir.
  • Kurumda uzmanlaşma ve liyakata önem verilmeli, uzman personelin uzman olmadığı başka alanlara tayini ve görevlendirilmesi önlenmelidir.
  • Önceki yıllarda yararlanılan amfibi uçaklar topografyanın uygun olduğu bölgelerde ve ana sırtlarda yangını yavaşlatma ve hızlı müdahale bakımından diğer hava araçları ile koordineli olarak kullanılmalıdır. Burada yönetim kademesindekilerin kişisel tercihlerinin değil ülke menfaatlerinin düşünülmesi gerekmektedir. Özel şirketlerden uçuş garantili hizmet alım ihaleleri yöntemiyle yapılan tercihlerin ne yazık ki yangın sırasında yeterli olmadığı görülmüştür.
  • Her yangında yaşanan bilgi kirliğinin önlenmesi ve kamuoyunun bilgilendirilmesi bakımından yangının seyri ve yanan alan miktarı hakkında tek bir merkezden belli aralıklarla şeffaf ve doğru bilgi akışı sağlanmalıdır. Kamuoyundan bilgi gizlenme yoluna gidilmemelidir. Bizler sınırlı imkânlarımıza rağmen teknik birikimimiz ve duyarlılığımız ile yangının söndürülmesinden birkaç gün sonra uydu görüntüleri ile yaşanan afetin boyutları hakkında bilgi verirken, ilgili bakanlığın drone, insansız hava araçları gibi tüm teknolojik olanaklara sahip iken bunları devreye sokmayıp yangından etkilenen alanla ilgili net bir bilgi vermek yerine “yanan alanın 500 hektar olduğunu düşünüyoruz” gibi dayanaksız bir söylemi tercih etmesi düşündürücüdür.
  • Yanan alan için yetişme muhiti koşullarına uygun orijinde yeterli miktarda tohum ve fidan sağlanmalıdır. Kızılçam ağaç türünün yeryüzündeki yayılışı orman yangınının meydana geldiği alanlarla paralellik göstermektedir. Bu ağaç türü genetik olarak yangına karşı neslini devam ettirme eğiliminde olduğu için yanan alandaki kozalaklar ağır yangın geçirse bile kapalı olan kozalakların içindeki tohumlar yanmadan kalmakta ve yangından sonra kozalaklar açılarak mineral toprağa ulaşmaktadır. Böylece ilk yağmurlardan sonra mineral toprağa ulaşma fırsatı yakalayan tohumlar çimlenme olanağı bulmaktadır. Buna ormancılıkta “yangın kültürü” adı verilir. Bir başka ifade ile yanan alan yaşlı kızılçam ormanı ise ağaçlandırma yapmaya gerek yoktur. Eğer alanda yeterli tohum ağacı yok ise ağaçlandırma yoluyla yeniden orman tesis edilir. Tür olarak yörenin doğal türlerinden taviz verilmez, tür değişikliğine gidilmez, bilimsel bir yaklaşımla genetik kirliliğe izin verilmez. Ormancılıktaki tohum hasat ve transfer zonlarına uyulmak zorundadır. Yanmayan ağaç türü dikilmesi gibi ormancılık bilimine aykırı bilgilerle işlem yapılmaz. Çünkü yanmayan ağaç türü yoktur.
  • Bilindiği gibi yasa gereği yanan orman alanları hiçbir şekilde başka amaçlarla kullanıma ve izne konu edilemez. Kamuoyunun hassasiyeti dikkate alınarak böyle bir algı oluşturulmamalıdır. Ekosistemin yeniden tesisine yönelik olarak mevzuat gereği doğal gençleştirme veya ağaçlandırma çalışmaları en geç bir yıl içinde bitirilmelidir.
  • Mevzuata göre Orman Genel Müdürlüğü dışında hiçbir kurumun orman alanları için ağaçlandırma kampanyası yapma yetki ve sorumluluğu bulunmamaktadır. Ancak Orman Genel Müdürlüğü de 4122 sayılı yasaya göre talep eden vatandaşların ağaçlandırma bağışlarını doğrudan alma ve sadece ağaçlandırma hizmetlerinde kullanmakla yükümlüdür. İzmir; meslek örgütü, sendika, STK ve diğer vatandaş dayanışmalarının en yüksek olduğu il olması bakımından bu ve benzeri doğal afetlere karşı ve ağaçlandırma faaliyetlerine en üst seviyede ilgi gösterilmektedir. Bu duyarlılığın sonucu olarak gelişen doğal refleks görmezden gelinmemeli, vatandaşın yanan alan için doğrudan bağış talebi başka bir aracı kurum araya konmaksızın kabul edilmelidir.

TMMOB İzmir İKK olarak; orman yangınlarının bir felakete dönüşmemesi için başta halkımızı daha duyarlı olmaya davet ediyor ve ilgili kurumlarca yukarıda belirtilen tedbirlerin hassasiyetle uygulanmasını talep ediyor, yukarıda açıklanan tedbirlerin uygulanmasının takipçisi olacağımızın bilinmesini istiyoruz.”