TMMOB İZMİR İKK: BU ACELE RANT İÇİN

TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu (İKK), Çeşme ve Urla’daki 511 taşınmaza dair alınan acele kamulaştırma kararına ilişkin bir basın toplantısı gerçekleştirdi.

Çeşme ve Urla’da yer alan 511 parselin acele kamulaştırma kararıyla kamulaştırılmasına ilişkin 24 Ocak 2020 tarihli Resmi Gazete’de yayımlanan karara dair tartışmalar sürüyor. TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu da bir basın toplantısı düzenleyerek konuya dair görüşlerini kamuoyu ile paylaştı. Şehir Plancıları Odası İzmir Şubesi’nde düzenlenen basın toplantısında konuşan Şehir Plancıları Odası İzmir Şubesi Başkanı Özlem Şenyol Kocaer, kamulaştırma kararında bahsi geçen bölgenin, 13 Eylül 2019 tarihinde yayımlanan Resmi Gazete’de yer alan 1532 sayılı Cumhurbaşkanlığı kararı ile “Çeşme Kültür ve Turizm Koruma ve Gelişim Bölgesi” ilan edildiğini hatırlattı. Şenyol Kocaer, Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından “Kültür ve Turizm Koruma ve Gelişim” bölgelerinin amacının ve işlevinin, “tarihi ve kültürel değerlerin yoğun olarak yer aldığı ve/veya turizm potansiyelinin yüksek olduğu yöreleri korumak” olarak belirtildiğini ifade ederek, “Ancak bu konuda yaşanan gerçekler göstermektedir ki  Kültür ve Turizm Koruma ve Gelişim Bölgesi ilan etmenin karşılığı doğal alanların imara açılmasıdır. Doğal, tarihi veya tarımsal önemleri nedeniyle korunması gereken alanlara dair, rant çevrelerine ait yatırımların önünü açması, bunu kolaylaştıracak kararların alınması ve bu doğrultuda planların onaylanmasını sağlamak için kullanılmak üzere turizm alanı statüsü bir araç olarak kullanılmaktadır” ifadelerini kullandı.

Doğal alanları korumayı esas almayan ve ranta dönük olan turizm koruma ve gelişim alanlarına özellikle Akdeniz ve Ege kıyılarında sık rastlandığına işaret eden Şenyol Kocaer, “Geçtiğimiz günlerde ilan edilen acele kamulaştırma kararının içeriği incelendiğinde bu endişemizin doğrulandığını görüyoruz. Kamulaştırılacağı ilan edilen parsellerin bir kısmının tarım alanlarında ve doğal sit alanlarında, kalan kısmının da el değmemiş doğal alanlarda kaldığı görülmektedir. Ayrıca 2015 yılında onaylanan 1/100.000 ölçekli Çevre Düzeni Planı’nda ve 2017 yılında onaylanan 1/25.000 ölçekli İzmir Batı Bölgesi Nazım İmar Planı’nda bahsi geçen parsellerin tarım alanı, orman alanı ve doğal sit alanında kaldığı görülmektedir. Dolayısıyla tarımsal amaçlı halinin ve doğal niteliğinin korunması gerektiği kararı, 2018 yılında Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın onayladığı Çevre Düzeni Plan kararlarında görülmektedir. Aynı zamanda kamuoyuna yansıyan alanda bir havaalanı yapılması planlanmaktadır” dedi. Bölgesin, hem İzmir Büyükşehir Belediyesi hem de Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın hazırladığı planlardaki tarım alanı, orman alanı ve sit alanı kararları ile korunduğunu vurgulayan Şenyol Kocaer sözlerini şöyle sürdürdü:

“Çevre Düzeni Planı ve Nazım İmar Planlarında koruma alanlarında yer alan bu parsellerin nasıl bir kullanıma dönüştürüleceği, nasıl bir kamu yatırımının gerçekleştirileceği belirtilmeksizin acele kamulaştırma kararının alınması endişe uyandırmaktadır. Daha önce, benzer bir yolla kamulaştırılıp sonrasında plan onama yetkisine sahip kurumlar eliyle yapılan planlarla arazilerin rant değerinin artırıldığını ve bazı sermaye gruplarına peşkeş çekildiğini biliyoruz. Suudi yatırımcıların bu bölgeye ilişkin “Yeni Çeşme” projesinin görselleri geçtiğimiz gün basında ortaya çıktı. Bütün bunlar açıkça acele kamulaştırma kararının peşkeş amacı taşıdığını göstermektedir.

Ayrıca satışa konu alanların bulunduğu konumun yaklaşık 2 km. mesafesinde, geçtiğimiz yıllarda Kaçak Urla Villaları ile kamuoyunun gündemine gelmiş ayrıcalıklı imar hakkı tanıyan doğal sit ve imar planı değişikliğine konu yerleşim alanı da bulunmaktadır. Aynı zamanda yine söz konusu parseller çevre yoluna yaklaşık 2 km. uzaklıktadır. Alanda, yapımı tamamlanmış RES için yapılmış olan yolların da bulunduğu tespit edilmiştir.”

“Sadece yurt savunması ihtiyacı ve olağanüstü durumlarda yapılabilir”

Acele kamulaştırma işleminin, sadece yurt savunması ihtiyacı ve olağanüstü durumlarda uygulanabilir olduğuna dikkat çeken Özlem Şenyol Kocaer “Kültür ve Turizm Bakanlığı eliyle doğal alanların ve dolayısıyla ekolojinin yok edilmesi ve halkın malının acele kamulaştırılması kararı ile sermayeye rant  sağlanmasına dönük bir araç olarak kullanılması durumunda hukuki mücadele vereceğimizi kamuoyuna bildiririz” diye konuştu. Şenyol Kocaer, gelecek nesillere “tarihi, kültürü, doğal yaşam alanları ve kent kimliği yok edilmiş bir İzmir” bırakmamak adına yargı sürecini sürdüreceklerini belirtirken, önemli olanın İzmirlilerin siyasi mücadelesi olduğunu dile getirerek herkesi İzmir’e sahip çıkmaya davet etti.