RANT AMAÇLI KARAR YARGIYA TAŞINDI
Çeşme ve Urla Turizm Bölgesinin Genişletilmesine dair Cumhurbaşkanlığı kararnamesinin iptali için aralarında TMMOB İKK’nın da yer aldığı çeşitli meslek örgütleri ve demokratik kitle örgütleri ile 107 yurttaş, kararnamenin iptali talebiyle dava açtı.
Çeşme ve Urla’yı yapılaşmaya açacak Cumhurbaşkanlığı kararının, bazı hukukçular tarafından ekolojik dengenin bozulacağına dikkat çekilerek Danıştay’a götürülmesinin ardından, bugün de Çeşme ve Urla Turizm Bölgesinin Genişletilmesine dair Cumhurbaşkanlığı kararnamesinin iptali için dava açıldı.
TMMOB İzmir İKK, İzmir Barosu, İzmir Tabip Odası, EGEÇEp ve 107 yurttaş adına yapılan iptal başvurusuna dair İzmir Bölge Adliye Mahkemesi önünde bir basın açıklaması gerçekleştirildi. Burada konuşan TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu Dönem Sekreteri Melih Yalçın, “Dava dilekçemizi bölge idare mahkemesine sunduk. Turizm geliştirme bölgesi ilan edilen alan, çok büyük bir alanda tarım arazilerini, orman alanlarını, hassas korunması gereken doğal yaşam alanları ve nitelikli korunması gereken doğal yaşam alanlarını içeriyor. Dolayısıyla bu kararın kamu yararına olmadığını iddia ediyoruz. Kararın iptali adına dava dilekçesine adımızı koyduk. Bununla ilgili bir rapor da hazırladık. Muhtemelen önümüzdeki hafta açıklayacağız” diye konuştu.
Projeye destek açıklamaları yapan yerel yöneticileri eleştiren Avukat Ömer Erlat ise şöyle konuştu:
“Bizler 107 yurttaş, TMMOB, İzmir Barosu, İzmir Tabip Odası, EGEÇEP olarak bugün bir dava açtık. Çeşme Yarımadası’nda 127 milyon metre karenin içinde orman alanları, kıyılar, hassas koruma alanları var. Buraların turizme tahsis edilmesinin anlamı şu: Bu bölgede yerli ya da yabancı bir yatırımcı için mülkiyet hakkına benzer bir sınırlı hak tesis edilecek. Daha önce 2005 yılında benzer bir durum yaşanmış ve o tarihte açılan davada Danıştay böyle bir işlemi iptal kararı vermişti. Gerekçesi de kamuya kapalı koruma altındaki alanlarda böyle bir bölgeleme yapılması kamu yararına aykırıdır denildi ve iptal edildi. Şimdi aynı hukuka aykırı işlem daha geniş bir alanda tekrar yaşanacak. Bu 12 bin hektarlık alan, yaklaşık 5 bin hektarlık orman alanını kapsıyor. 47 kilometrelik bir kıyı kesimini kapsıyor. 6 milyon metrekarelik mera alanını kapsıyor. 12 bin hektarlık alan ve bunun dışında ilan edilen 11 turizm merkezi alanının toplam alanı Çeşme Yarımadası’nın 30 bin hektarlık neredeyse tamamıdır. Çeşme Yarımadası, kamuya kapatılacak. Çeşme’ye gitmek isteyen yurttaşlar yarımadada sadece Çeşme ve Alaçatı il merkezine ulaşabilecek. Onun dışında hiçbir yeşil alan ve kıyıya ulaşım kalmayacak çünkü bu bölgeler hak sahipleri tarafından çitlerle kapatılacak, girişe kapalı alanlar oluşacak. Bu alanlar sadece kara alanları değil. Yaklaşık 20 milyon metrekare deniz alanı da bu kararın içinde. Yani yurttaşların denizlerden de yararlanma imkânı olmayacak. Umut ediyorum ki hukuk gerçekleşir ve bu karar iptal edilir. İzmir’de en başta büyükşehir belediye başkanı olmak üzere yerel idareciler de bu gerçeği bilmek zorundalar. Maalesef talihsiz açıklamalarla, bu hukuka aykırı karar lehinde açıklamalarda bulunmuşlardır. Ben de bunu anlayamadım. Belli ki konuyu bilmeden, ilgililere, hukukçulara danışmadan bu açıklamayı yapmışlar. Umarım bu kararlarından dönerler çünkü kamu yararı bunu gerektirir.”
Avukat Arif Ali Cangı da özetle yarımadanın kapatılacağını ifade ederek, “Bölge yatırımcının kontrolünde olacak. Deniz alanlarının dahi kamuya kapatılması söz konusu. Dolayısıyla, buna aslında turizm adı altında yarımadanın işgali diyebiliriz. Sadece davacı olan yurttaşlar ve kurumlar değil bütün İzmirlilerin buna karşı çıkması gerekiyor. Turizm yapılacaksa yarımadanın doğal yapısına uygun turizm yapılması gerekir. Bu şekilde yapılacak turizme, turizm denmez. Bu, yağma ve talandır. Başta yerel yöneticiler olmak üzere İzmir’in kanaat önderleri ve yurttaşları bu olayda tavır almaya çağırıyoruz” şeklinde konuştu.
10 gün önce acele kamulaştırma kararının iptali için dava açtıklarını hatırlatan İzmir Barosu Yönetim Kurulu Üyesi Avukat Sinan Balcılar ise, “Şimdi de turizm bölgesinin sınırlarının genişletilmesinin iptali için dava açtık. İki karar ve dava birbiri ile birleşik. Bu tamamen bir rant projesi. Kanal İstanbul projesi ile nasıl ki birilerine rant sağlanıyorsa aynı şekilde Urla ve Çeşme’nin de turizmcilere satılması ve halka kapatılması söz konusu olacaktır. Açıkça anayasa ve hukuk ihlali vardır. Bu davanın sonuna kadar takipçisi olacağız. Hepsinin iptali için hukuki mücadelemizi devam ettireceğiz” dedi.
Son olarak söz alan EGEÇEP Sözcüsü Avukat Berna Babaoğlu Ulutaş da, “Çeşme Yarımadası’nın talan edilmesine karşı çıkıyoruz. Yarımadanın doğal ve kültürel varlıklarının korunması için buradayız. Bu mücadelede tüm İzmirli yurttaşları dayanışma içinde olmaya davet ediyoruz” diye konuştu.