TMMOB İZMİR İL KOORDİNASYON KURULU TARAFINDAN 21 MART DÜNYA ORMANCILIK GÜNÜ KAPSAMINDA GERÇEKLEŞTİRİLEN BASIN TOPLANTISI

PANDEMİ KOŞULLARINDA 21 MART DÜNYA ORMANCILIK GÜNÜNÜ KUTLAMAK

 

TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu tarafından 21 Mart Dünya Ormancılık Günü kapsamında  bir basın toplantısı gerçekleştirildi.

TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu Sekreteri Aykut AKDEMİR tarafından baharın gelişi Nevruzu kutladığımız belirtilerek,  21 Mart Dünya Ormancılık Günü , 22 Mart Dünya Su Günü kapsamında TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu olarak ülkemizin ve kentimizin kaynaklarının korunması, kamu yararı, bilim ve mühendislik ışığında kente yönelik tüm çalışma ve projelerde değerlendirmelerimizin paylaşıldığı ve mücadelenin devam edeceği belirtildi.

“ Pandemi Koşullarında 21 Mart Dünya Ormancılık Gününü Kutlamak”  başlıklı basın metni TMMOB İzmir İl Koordinasyon Kurulu adına Orman Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Başkanı Sabahattin BİLGE tarafından paylaşıldı.

Sabahattin Bilge; Pandemi ile birlikte; toprağın, temiz hava ve suyun, sağlıklı gıda ve yaşanılabilir bir çevrenin, bir başka ifade ile yaşamın teminatı olan ormanların değerini bir kez daha ortaya koymuş ve insanlığı bir karar noktasına getirdiğini ifade etti.

Açıklama kapsamında Sabahattin Bilge tarafından yapılan değerlendirmelerde; “dünyada her yıl 4.7 milyon hektar orman alanının kaybedildiği belirtilirken;6831 sayılı Orman Kanununda, 1956’dan-2003 yılına kadar 15 kez, 2003’den-2021’e kadar 29 kez değişikliğe gidilmiştir. Toplam 44 kez değiştirilen orman yasası her seferinde ormanların aleyhine işletilmiştir. 739 bin hektar büyüklüğündeki orman alanları ormancılık dışı amaçlarla kullanılmak üzere madencilik, enerji, turizm vb. etkinliklere tahsis edilmiştir. Buna büyük bir bölümü orman ekosistemi oluşturmaktan oldukça uzak olan 135 bin hektar civarındaki özel ağaçlandırma tahsisleri dahil değildir. Bu tür tahsisler sonucu ormanlarımızdaki fragmentasyon (parçalanma) miktarı hızla artmış, resmi verilere göre sadece 2008 ile 2019 yılları arasındaki 11yıllık kısa süre  içinde, ormanlarımızdaki parça sayısı 102 binden, 159 bine çıkarak %56 artmış,  10 hektardan büyük orman alanlarının sayısı azalırken, 10 hektardan küçük orman alanlarının sayısı %118 artmıştır. Bu veriler büyük orman alanlarının, hızla parçalanarak küçük alanlara dönüştüğünün kanıtıdır.”

28 Nisan 2018 tarihinde yürürlüğe giren 7139 sayılı torba yasa ile 6831 sayılı orman kanununa eklenen Ek.16. madde ile ülkede yaşanmakta olan ormansızlaşma konusunda yeni bir aşamaya geçilmiştir. Bu değişiklikle orman alanı dışına çıkarma işlemleri daha da kolaylaştırılmıştır. Açıkça anayasaya aykırı olan bu değişiklik, yargı denetiminin evrensel hukuk normlarına göre yapılmaması nedeniyle yürürlüğe girmiş ve ormanlar üzerinde yasal koruyuculuğu sağlayan anlayış büyük bir darbe almıştır.

Bu tür orman dışına çıkarma işlemleri İzmir Bayraklı ’da olduğu gibi her ne kadar depremde zarar görmüş vatandaşların yerleşimleri için alan açmak amacıyla yapıldığı söylense de; bu alanın 1995 yılında meydana gelen sel felaketinde 58 yurttaşımızın sel nedeniyle yaşamını yitirdiği Laka Deresi Havzasında olduğu gözden kaçırılmamalıdır. İZSU’nun da katkılarıyla dönemin Ağaçlandırma ve Erozyon Kontrolü Genel Müdürlüğü görevlilerince yapılan çalışmalarla bu alandaki yüzeysel akış durdurularak bir felaketin önüne geçilmiştir. Ancak alanın yeniden yapılaşmaya açılması ile adeta bir başka felakete davetiye çıkarılmaktadır. Bu alanın ağaçlandırılması için yapılmış olan milyonlarca liralık masraf bir yana, yer altı su rezervlerinin dengesi ve yeşil alan bakımından kıt kaynaklara sahip İzmir için ayrı bir öneme sahip bu alanın olduğu gibi korunması gerekmektedir. Bu işlemin iptali için TMMOB tarafından başlatılmış olan yargı süreci devam etmektedir.

Bilindiği gibi Kültür ve Turizm Bakanlığınca; İstanbul’daki “Kanal İstanbul” projesinin bir benzeri olan “Çeşme Turizm Projesi” adı altında bir çalışma yürütülmektedir.  Bilimsel dayanaktan yoksun, şehircilik ilkelerine, planlama esaslarına ve yürürlükteki mevzuata aykırı projelerle doğa ve orman varlıkları üzerindeki yıkımların şiddeti hızla arttırılmak istenmektedir. Korunması gereken binlerce hektar alanı etkileyecek ranta yönelik bu tür projeden bir an önce vazgeçilmelidir.

Son olarak; İzmir –  Aydın Otoyolu yapımı sırasında Karayolları Genel Müdürlüğüne tahsis edilen yaklaşık 46,00 hektarlık izin alanının 36,00 hektarlık bölümün izin süresi Orman Genel Müdürlüğünce resen kaldırılarak Sağlık Bakanlığına ön izinle devredilmiştir. Öncelikle şehir hastanesinin içerik ve kapsamının oldukça sorunlu olduğu, bu konunun ayrı bir tartışma konusu olduğunu düşünmekle beraber, kent içerisinde yer alan hastanelerin iyileştirilmesi beklenirken ihtiyaç olmadığı gerekçesiyle öncelikle bu alanların sermayeye devri için plan değişiklikleri, satış işlemleri gerçekleştirildiği ve korunması gereken doğal alanların ise şehir hastanesi amacıyla talan edilmesinin kabul edilecek hiçbir yanı bulunmamaktadır.

Yaşanan tüm olumsuz koşullara rağmen TMMOB’ye bağlı meslek odaları olarak bilgi birikimimizi, ülkemizin kalıcı çıkarları için kullanmak ve sermayenin saldırılarına karşı ülkemizi ve doğamızı korumak, toplumsal sorumluluğumuzun bir gereğidir. Ya insanlığın ve yaşamın teminatı olan ormanlarımızı ve doğal varlıklarımızı bütüncül bir koruma anlayışı ile sonuna kadar taviz vermeden koruyacağız, ya da bu varlıklarımızın küresel sermayeye ve ranta kurban edilmesine seyirci kalarak hep birlikte yok olacağız.      

Bugün; dünya uluslarınca da benimsenmiş olan 21 Mart Dünya Ormancılık Günü’nde bir kez daha, başta üyelerimiz ve medya olmak üzere tüm halkımızı ülkemizin taşına, toprağına, havasına, SUYUNA ve ORMANLARINA sahip çıkmaya çağırıyoruz.

Basın Açıklaması tam metnine buradan ulaşabilirsiniz.

 

TMMOB İZMİR İL KOORDİNASYON KURULU